8 Şubat 2011 Salı

İnsandan daha üstün canlı!

Bit deyip geçmeyin insandan daha üstün!

Su biti deyip geçmeyin! Boyu 3 milimetre ama insandan daha çok gene sahip... Su bitinin insandakinden daha fazla gene sahip olduğu belirlendi. Indiana Üniversitesinden Don Gilbert ve ekibinin yaptığı araştırma, bite benzerliği nedeniyle su biti de denilen "daphnia pulex"in yaklaşık 31 bin gene sahip olduğunu gösterdi. İnsanın yaklaşık 23 bin gene sahip olduğunu belirten bilim adamları, "Science" dergisinde yayımlanan araştırmada, bu kabuklu, küçük hayvanın genlerinin üçte birinden fazlasına hiçbir canlıda daha önce rastlanmadığını, bu genlerin bilim için yepyeni olduğunu bildirdiler. İlk kez bir kabuklunun gen haritasının çıkarılması açısından önem taşıyan araştırmaya imza atanlardan John Colbourne, su bitinin bu kadar fazla gene sahip olmasının, genlerinin diğer hayvan türlerinden daha fazla kopya üretmesiyle açıklanabileceğini ifade etti. Colbourne, gen kopyası üretiminin hızının diğer omurgasızlardan 3 kat, insanınkinden de yüzde 30 fazla olduğunu tahmin ettiklerini belirtti. Dişisi 3 milimetre, erkeği daha da küçük olan su bitinin sudaki kirliliğe ya da başka maddelere aşırı duyarlı olduğunu kaydeden bilim adamlarına göre, bu hayvanın "şifresinin çözülmesi" suların daha iyi "yönetilmesi", çevredeki kimyasal kirleticilere karşı insan sağlığının daha iyi korunması için yeni yöntemler uygulanmasının önünü açabilir. (AA)



               

6 Şubat 2011 Pazar

Pac-Man Hayat Buldu!

    Amerikanın Oklahoma eyaletinde bir grup araştırma yapan bilim adamları çok ilginç bir yaratıkla karşılaştı. İlk bakışta limon sandıkları bu şeyin aslında bir canlı olduğunu görünce çok şaşırdılar. Asıl ilginç olan ise bu canlının, ateri oyunlarının vazgeçilmez karakteri olan Pac-Man'e çok benziyor olmasıydı. Sıkı durun, aslında şu ana kadar okuduklarınız sadece şaka. Belki gerçekten yaşayan bir hayvan gibi görünen bu şey aslında bir Pac-Man maketi. İlk bakışta hayli korkunç görünsede, muhteşem bir işçiliğin eseri olduğu anlaşılıyor. Sadece oyun olarak bildiğimiz Pac-Man artık sembolikte olsa bir bedene kavuştu

Resimlere tıklayarak resimleri büyük boy görebilirsiniz.


5 Şubat 2011 Cumartesi

Kafası olmayan bir horoz ne kadar yaşayabilir?

Yaklaşık 2 yıl (18 ay)
10 Aralık 1945′te Colorado’nun Fruita şehrinde semiz bir horoz yavrusunun kafası kesildi ve bu horoz yaşamaya devam etti. Bu horozun kafasını kesen balta inanılmaz bir biçimde horozun şahdamarını ıskaladı ve beyin sapının yaşamasına, hatta büyümesine yetecek kadarlık kısmını boynunda bıraktı.

Horoz Mike olarak tanınan bu horoz ulusal bir şöhret olarak ülkeyi dolaştı; Time ve Life dergilerine çıktı. Sahibi Lloyd Olsen ABD’nin tamamında düzenlediği etkinliklerde “Kafası Olmayan İnanılmaz Horoz Mike“ı göstermek için 25 sent ücret aldı. Mike kart bir pilicin kafasını alarak eksiksiz bir biçimde boy gösterebilecek bir durumdaydı. Aslında Mike’ın kafasını Olsen’in kedisi yemişti. Mike şöhretin doruğunda ayda 4.500$ kazanıyordu ve kendisine 10.000$ değer biçiliyordu. Onun başarısı, piliçlerin kafasını kesen bir dizi taklitçiyi beraberinde getirdi ama bu taklitçilerin talihsiz kurbanlarından hiç biri 1-2 günden fazla yaşayamadı.

Mike’ın yemeği ve suyu bir göz damlalığıyla veriliyordu (açık olan boyun ucundan), kafasını kaybetmesinin ardından geçen 2 yıllık süre zarfında yaklaşık 2.7 kilo aldı ve mutlu bir biçimde boynuyla yiyecekleri “gagalayarak“ ve tüylerini düzelterek vaktini geçirdi. Mike’ı çok iyi tanıyan biri şu yorumu yaptı: “O, kafası olmadığının farkında bile olmayan büyük, şişman bir piliçti.”

Felaket, Arizona’nın Phoneix şehrindeki bir otel odasında geceleyin meydana geldi. Mike’ın nefesi tıkandı ve Olsen’in korktuğu başına geldi: Göz damlalığını önceki günkü gösteride bırakmıştı, solunum yollarını açamayınca Mike nefesi kesilerek öldü.

Mike Colorado’da hala bir idoldür ve Fruita, 1999′dan bu yana her Mayıs ayında onun ölümünü “Kafasız Horoz Mike” günüyle anmaktadır.


Cahillikler Kitabı (The Book Of General Ignorance) s.8-9
John Lloyd & John Mitchinson NTV Yayınları 2008

Kaynak

4 Şubat 2011 Cuma

Metro Goldwyn Mayer’ın (MGM) ünlü aslanlı logosu nasıl hazırlanmış?

  •  Çocukluğumdan beri bir 20th Century Fox bir de MGM'nin introlarını çok sevmişimdir, bilinçaltına "az sonra çok güzel bir film izleyeceksiniz" gibi bir mesaj verirler. Bir ara yıllardır gördüğümüz şu meşhur aslanlı logonun nasıl ortaya çıktığını merak edip ufak bir araştırma yaptım. Şaka maka adamlar nerdeyse 100 yıldır aynı logoyu ve konsepti kullanıyormuş. Logonun ilk hallerini de baya bir bodozlama hazırlamışlar, kamerayı aslanın burnunun dibine sokuşturup öyle çekmişler.



  • Valla ister sirk hayvanı olsun ister eğitimli, adamlardaki cesarettakdire şayan. Şahsen ben hangi koşulda olursa olsun konsept yapacamdiye bu hayvanın burnunun dibine girmezdim. Aslan ulan bu ne yapacağıbelli mi olur.

  • Bu aşağıdaki de meşhur logonun mazisi, bir kaç yılda bir aslan değiştirmiş mübarekler. Kim bilir kaç kameraman telef olmuştur.

Alıntı

2 Şubat 2011 Çarşamba

Böcek kanadında İstanbul

Resim ve minyatür sanatçısı Hasan Kale, tavus kuşu tüyü, yengeç bacağı, böcek, levrek pulu, keçe ve böcek kanadı gibi nesnelerin üzerine İstanbul'un tarihi yerlerini resmetti.

Uludağ'daki bir otelde sergi açan Hasan Kale, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1959'da Bursa'da doğduğunu, çocukluk yıllarından itibaren resme büyük ilgi duyduğunu söyledi. Kariyerine İstanbul'da minyatür çizerek başladığını dile getiren Kale, bugüne kadar birçok sanat projesinde görev aldığını dile getirdi.

Minyatür sanatına yaptığı farklı eserlerle farklı bir yorum getirdiğini ifade eden Kale, şöyle devam etti:

"Günlük hayatta karşılaştığımız objelere, bitkisel ürünlere resimler yaptım. Çivi, vida, ipek kozası, pirinç, arı kanadı, toplu iğne başı gibi nesneler resimlerle bütünleşti. İlk mikro çalışmam, 1996 yılında Meksika fasulyesi üzerine İstanbul panoraması oldu. 1999 yılından bu yana çeşitli sergilerde ürünlerimi sergileme imkanı buldum."

Kale, Uludağ'daki sergisinde 52 mikro eser, 22 büyük tablo bulunduğunu belirterek, bu sergideki eserlerinin önemli bölümünün ilk kez görücüye çıktığını bildirdi.

Süleymaniye
Yeni eserlerinde İstanbul'a ağırlık verdiğini vurgulayan Kale, şöyle konuştu: "Tavus kuşu tüyü üzerine İstanbul'da bir cami ve kuş, divit ucuna cami ve kayıklar, yengeç bacağına İstanbul panoraması, büyük bir böceğin sol kanadına Galata Kulesi, sağ kanadına Süleymaniye Camisi'ni çizdim. Çivi üzerine İstanbul manzarası ve kayık, çubuk tarçın üzerine İstanbul panaroması (Camiler), eski bir paraya da Ayasofya Camisi'ni resmettim. Eserler arasında, fırçada saltanat kayığı ve İstanbul görüntüsü, keçede Galata Kulesi, levrek pulunda Ayasofya Camisi bulunuyor."

Fasulye üzerinde sürat
Hasan Kale, diğer eserlerinde ise farklı resimlerin yer aldığını belirterek, "Ayçekirdeği üzerinde kadın heykeli, böcek üzerinde cami, fasulye üzerinde Osmanlı Padişahı 1. Abdülhamit'in resmi, kabak çekirdeğinde İznik çinisi, nar ve eski yazı, makarnada çini ve nar, mercimekte nar ve vazo resmi, mum üzerinde ise cami ve yelkenliler bulunuyor" dedi.

Eserlerin aylarca süren titiz çalışmanın ürünü olduğunu vurgulayan Kale, mikro eserlerde en fazla önem verdiklerinin başında balık pulu, arı kanadı ve toplu iğne başının geldiğini bildirdi.

Fiyatları nasıl?
Arı kanadı için çok daha fazla emek harcamak gerektiğini dile getiren Kale, "Yapımı 1-1,5 ay arasında sürüyor. Yağlı boya tabloların fiyatı 8 bina liraya kadar çıkarken, mikro çalışmalarda fiyatlar bin 500 ile 2 bin 500 lira arasında değişiyor. 28 Şubata kadar gezilebilecek sergi, Bursalılar ve Uludağ'a gelen ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor" diye konuştu.

Kale, yurt dışındaki ilk sergisinin Suriye Dedeman Oteli'nin açılışında yer alacağını belirterek, Suriye'den sonra bazı ülkelerde de resim ve minyatür sergisi açacağını kaydetti.

www.tips-fb.com








15 Eylül 2010 Çarşamba

Dinozor Yiyen Timsah



Tarih öncesi döneme ait timsah ailesi, fosil avcıları tarafından bulundu.

-Bu sürüngenler 100 milyon sene önce Afrika'nın bataklıklarını, göllerini ve nehirlerini mesken tutup küçük dinozorları avlıyor, balık arıyorlardı. Modern zamandaki kuzenlerinin aksine eski timsahlar hem karada hem de suda atikler.

-Kalıntıları dünyanın en büyük fosil avcılarından biri olan Dr Paul Sereno tarafından Sahara'da bulundu.




-Timsahların çoğu kayalıkların arasında uzak bir noktada bulunuyordu. Montreal'deki McGill Üniversitesi'nden taşılbilimci Dr Hans Larsson, aynı anda pek çok farklı türü buldukları için oldukça şaşkın olduklarını ifade etti.